Twitter

11 Ekim 2012 Perşembe

“Z”ehir Gibi Bir Kuşak Geliyor !



“Z”ehir Gibi Bir Kuşak Geliyor !


Z kuşağı bizim Milenyum gençliğini de içine alan 1995 sonrası doğan gençlerimiz. En büyüğü 17 yaşında. Ancak yaşlarına rağmen diğer 3 kuşağı cebinden çıkaracak cinsten. Z kuşağı Y'lerden farklı olarak yeryüzüne gelmiş en bağlantılı(Connected) kuşak. Onlarla iletişim kurmak zor, anlaşmak zor, sorularına cevap vermek ise çok daha zor!

Neden Z adını verdiklerini sorabilirsiniz. Bazı araştırmacılar bu kuşağın son kuşak olarak niteliyorlar. Bazıları ise Z kuşağı sonrası yeni bir kuşak tanımladılar ve Alfa kuşağıdiye adlandırdılar.

Dünya nüfusunun %18’ini oluşturan ve bu kuşak aynı zamanda dijital nesil olarak ya da sessiz kuşak olarak adlandırılıyor. Bu kuşağı önceki kuşaklardan farklı kılan temel özellik internet teknolojisinin içine doğmuş olmaları. Kaset, teyp, plak onlara çok uzak. Nerdeyse CD bile onlar için demode kaldı. E-posta ile haberleşmeyi unuttular.( mektup, faks onlardan bahsetmiyorum bile.) Varları yokları sosyal medya araçları ve mecraları. Ben onları teknoloji bağımlısı olarak görmüyorum çünkü internet ve yeni teknolojiler onlar için bir hayat standardı. Benim de yer aldığım Y kuşağının son üyeleri için de bu böyle. Radyo icat edildiğinde nasıl ki uzun yıllar boyunca haber, müzik, eğlence kaynağı ve hayattan bir parça olarak yer aldıysa. İnternet de bu yeni kuşaklar için öyle. Haber, müzik, eğitim, iletişim ve profesyonel iş hayatının kalemi defteri gibidüşünebiliriz.
.


Z kuşağının özellikleri


Ø  Ailelerinin korumacı bir yapısı var.
Ø  E-posta diye bir iletişim aracını tanımıyorlar.
Ø  Sosyal mecralar, mobil teknolojilerle iletişim kurmayı tercih ediyorlar.
Ø  Daha eğitimliler. (Sivil toplum faaliyetleri ve medya desteği ile sosyo kültürel gerçeklikten bağımsız olarak daha bilinçli aileler, TV programları, çocuk belgeselleri, eğitici çizgi filmler, öğretici oyuncaklar)
Ø   Bireysel ve bağımsızlar.
Ø   Özgüvenleri sayesinde daha rahat ve açık iletişim kurabiliyorlar.
Ø  Kendi istek ve hedeflerinin farkındalar.
Ø  Hedefleri doğrultusunda yaşıyorlar.
Ø  Hayatta her şeyin mümkün olduğunu düşünüyorlar.
Ø  Çevrelerinde ve dünyada olan gelişmelerin farkındalar.
Z kuşağı için öğrenmek, paylaşmak, üretmek doğal bir gelişme. Sağlık konusunda araştırma ve çalışmalar yapan kuruluş Kaiser Family Foundation’ın ABD’de 2004 yılında yaptığı bir araştırmada Z kuşağı ile ilgili şu bulgulara yer veriliyor:
Ø  Bir anda birçok şey ile uğraşabiliyorlar.
Ø  Yeni teknolojilerle geçirdikleri vakit kadar geleneksel medya ile de vakit geçiriyorlar. Yani birini seçmeleri diğerinden vazgeçmeleri anlamına gelmiyor.
Ø  8-18 yaş arası çocukların yüzde 73’ü günde en az 43 dakikalarını okuyarak geçiriyor.
 

Z Kuşağı’nın Yüzde 96’sı TV İzliyor

Ipsos KMG Medya Araştırmaları’nın araştırmasına göre:
Ø  Türkiye’de 6.2 milyon online çocuk var.
Ø  Online aktivitelerde çocukların %77’sinin oyun oynuyor, %66’sının ders çalışıyor, %47’si sosyal paylaşımda bulunuyor, %29’u müzik dinliyor.
Ø  Çocukların %96’sı TV izliyor.
Ø  %68’nin içinde animasyon/karakter olan reklamları seviyor.
Ø  %77’sinin gördükleri TV reklamlarından etkileniyor ve 8-14 yaş arası çocukların %22’sinin hayran olduğu ünlünün ürünlerini tercih ediyor.


Markalar ne yapmalı?

    Geleceğe uzanan bir marka kurgusu için bir başka kuşak daha göz ardı edilmemeli. Z kuşağı denilen, bugün 0-10 yaş arasında olan yeni bir neslin tüketim kararlarındaki etkilerinin boylarından büyük olduğundan emin olabilirsiniz. Ailelerin satın alma kararlarında çoğu zaman çocukları aktif rol oynuyor. Üstelik sadece satın alma kararlarında değil satın alma süreleri ve miktarlarında da. Çocukların bu etkisini gören bazı şirketler çocuk mağazası olamamalarına rağmen ebeveynleri alışveriş yaparken onları bölmemeleri için çocuk eğlence alanları kuruyor. Kesinlikle satın alma kararlarını ebeveynlerin verdiğini fakat markaların iletişimde çocuklara seslendiğini artık bariz bir hal aldı. Böylelikle çocukların marka savunucuları duruma geldi. Örneğin çocukların bu günlerde en fazla istediği şeylerin başında Ipad geliyor.


Çocuklar hediye olarak iPad istiyor

ABD’li araştırma şirketi Grail Research’ün geçtiğimiz yıl Kasım ayında yaptığı araştırma, Z kuşağı hakkında fikir veriyor. Dijital yerliler olarak da bilinen bu nesille çalışacak şirketlerin yeni teknolojiyi çok iyi kullanmaları gerekiyor. Araştırmaya göre:
Ø  Amerika’daki 6-12 yaş arası çocukların yüzde 31’i yılbaşı hediyesi olarak iPad istemiş.
Ø  12 yaşındaki kızların yüzde 20’si online alışveriş sitelerinde geziyor.
Ø  Cep telefonu kullanım yaşı ise her sene düşüyor. 12 yaşındaki kızların yüzde 65’inde, 13-15 yaşındaki kızların ise yüzde 79’unda cep telefonu var.
Ø  Gençlerin yüzde 46’sı televizyonda ne izleyeceklerine sosyal ağlardaki öneriler üzerine karar veriyor.
Ø  Çocuklar, gençler cep telefonu, bilgisayar veya sosyal ağlara bağlanabilen benzer cihazlardan uzak tutulduğunda üzülüyorlar.

 

Çocuğu Hedefleyen Markalar Çocukları Kazandı

Tipeez.com’da yayınlanan çocuklar ve tercih ettikleri markalar ile ilgili istatistikler:

Ø  Çocukların %43.26’sı Iphone kullanmayı tercih ediyor.

Ø  %38.92’sinin favori marka otomobilleri Toyota.

Ø  %34.60’ı müstakil evde yaşamak istiyor.

Ø  %58.48’i THY ile uçmak istiyor.

Ø  %51.06’sı uzun zamandır kişisel bakım ürünü kullanıyor.

Ø  %55.39’u odasını Çilek Mobilya’dan döşemek istiyor.

Ø  %32.12’si İş Bankası’nı tercih ediyor.

Ø  %49.16’sı en etkili sabun olarak Protex’i tercih ediyor.

Ø  %40.09’u internette en çok oyun oynayarak zaman geçiriyor.

Ø  %59.01’i bir sonraki karne hediyesi olarak Tablet istiyor.

Ø  %43.72’si boş zamanını internete girerek değerlendiriyor.



Rekabet Dolu İş Yaşamı


İş yaşamında onları ciddi bir rekabetin beklemesinin yanı sıra bugün eğitimini aldıkları konuların birçoğu, yarın iş yaşamına atıldıklarına ya şekil değiştirmiş ya da yok olmuş olacak. Da Vinci Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre 2030 yılında 2 milyon meslek yok olmuş olacak. Yani bugünkü mesleklerin yüzde 50’si. O halde başta Y kuşağının ardından da bir numaralı rakibimiz Z kuşağının iş dünyası oldukça çekişmeli olacak.
 
Ediz TOKABAŞ

 

Faydalandığım Kaynaklar
Zeynep Mengi ,Hürriyet İK
Kaiser Family Foundation
Ipsos KMG Medya Araştırmaları “Türkiye’de çocukların medya tüketimleri ve yaşam tarzları”
Grail Research
Tipeez.com
Kigem.com  “Çekilin Yoldan Z Kuşağı Geliyor”

 

 

5 Ekim 2012 Cuma

Facebook'un İlk Reklam Filmi

 

Facebook'un İlk Reklam Filmi

Post image for La 1ère Publicité Facebook – The Things That Connect Us
        Facebook ilk reklam filmini perşembe günü (04.10.2012) yayınladı."The Things That Connect Us'' isimli kampanya oldukça ilgi çekici.

        Facebook için ilk olan bu reklam filmi 10 farklı dilde hazırlandı. Film Babel, Biutiful, 21 Grams gibi filmlerin realizatörü olan Alejandro González Iñárritu tarafından Wieden Kennedy ajansı adına çekildi.

        Facebook'un insanları birleştiren bir ip rolünü oynadığını anlatan bir film olmuş. Ve başlangıcından sonuna kadar genel ifadeyle Facebook mutluluk veren bir sandalye ile özdeşleştirilmiş. (Sandalye imgesine gönderme yapılmış.)

       Yayına çıkalı yaklaşık bir gün olmasına rağmen sevip ,beğenip paylaşanlar olduğu gibi eleştirenlerde var. Gizmodo's Sam Biddle reklam filmi için : "Facebook'un ilk reklamı, Facebook'un en kötü reklamı olmuş." yorumunu yapmış.

İşte reklam filmi:

 
Chairs, doorbells, bridges, airplanes. These are things that people use to get together and connect. Facebook is also something that over a billion people around the world use to connect with one another.

 Facebook 1 Ekim günü de facebookstories için şu spotu yayınlamıştı.

4 Ekim 2012 Perşembe

Y Kuşağı, Satın Alma Alışkanlıkları ve Marka Elçileri

Y Kuşağı, Satın Alma Alışkanlıkları ve Marka Elçileri


Her gün yeni bir stratejinin uygulanma ve hedef konusu olan kuşak şüphesiz Y kuşağı. Peki  Z neden değil iseniz. Onların biraz daha zamanı var yaşları ufak ve satın alma davranışlarını ebeveynlerinin kontrolü ile yapıyorlar.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye nüfusunun %25’i Y kuşağında bulunuyor. 15-25 yaş arası ise 16 milyon genç var. Türkiye’nin bu demografik yapısı doğal olarak pazarlamacıların Avrupa’dan farklı olarak 1977-1994 arasında doğan Y kuşağı olarak adlandırılan gençleri daha dikkatle dinlemesi gerektiğini gözler önüne seriyor.
 

 

Kısaca bu kuşağın satın alma alışkanlıklarından bahsedelim:



Ø  Temel özelliği internetin bir numaralı iletişim araçları olması. Tüm işlerini internet veya mobil platformlar üzerinden yapan bu kuşağa ulaşmanın yolu da markaların interneti ve sosyal medya mecralarını aktif bir şekilde kullanmalarından geçiyor.

Ø  Üretkenlik konusunda biraz daha gerilerde kalan bu kuşak daha çok takipçi olarak kalma eğiliminde.

Ø  Bu kuşak oldukça narsist ve bireyci.Kimsede olmayana sahip olmak, bir giydiğini tekrar giymek istemeyen cinsten.

Ø  Büyükçe bir enformasyon havuzuna hapsedilmiş, bilgiye ulaşmaya muhtaç bir kuşak aslında.

Ø  Bu kuşağın yıllık alım gücü ortalama 7 bin lira olarak belirtiliyor. Bu kuşağın alma gücü kısıtlı olsa da anne-babaya aldırma gücü daha fazla. Anne, babaları alacakları her üründe onlara danışıyor ve onlardan fikir alıyorlar. Özellikle teknoloji ürünlerinde:  televizyon, cep telefonu, bilgisayar, ses sistemleri.

Ø  Alışveriş süreçleri, X kuşağına göre biraz farklı. Online alışverişi en aktif onlar kullanıyor. Bir ürünü görüp, beğenip hemen almak yerine fiyat karşılaştırması yapıyor, alışverişten önce sosyal medyayı dinliyorlar. Özellikle bloglara ve forumlara göz atıyorlar. Hatta bu konuda sözlüklere bakanların sayısı da oldukça fazla.  

Ø  Onlara trendlerin dinamosu deniyor.

Ø  Yeni bir ürünü sadece yeni olduğu için almıyorlar, önce marka değerleri konusunda ikna olmaları gerekiyor. Bir gencin hayatına dahil olmak için vakit geçirmek isteyecekleri bir deneyim tasarlamak ve onlarla “sosyalleşmek” gerekiyor.

Ø  Bu kuşak ürün ya da hizmeti çok zor beğeniyor ancak çabuk sıkılıyor Bu yüzden markaların yenilikçi olması ve bu kuşağı sürekli tatmin etmesi şart.

Ø  Y kuşağı reklam bombardımanının farkında ve bunlardan bıkmış bir kuşak. Kuru kuruya reklam onlar için çok bir şey ifade etmiyor. Dokundukları, tecrübe ettikleri ve ortak bir süreç yaşadıkları markalar onlar için daima bir adım önde.

Ø  Ücretsiz her uygulamanın en sıkı takipçisi onlar. Ücretsiz dakikalar, kısa mesajlar, sinema biletleri ve menüler. Onlar kendilerine bu fırsatları sağlayan markalara karşı hoş bir tutum sergiliyorlar. Bu tutumlar her zaman davranışa dönüşmek zorunda değil. Edinilen tutum bile marka için büyük bir kazanım.


Gelelim Y kuşağının pazarlamadaki önemine. Neden bu kuşak bu kadar analiz ediliyor, niye pazarlamacılar onlar için özel projeler geliştiriyor ve onların peşinden koşuyor?

Çünkü araştırmalar gösteriyor ki, bu yaş aralığında tercih edilen markalara karşı sadakat oranı çok yüksek. Sonraki yaşlarda kullanılacak olan birçok markaya karar verme zamanı bu yaş aralığı.

Son zamanlarda markalar, özellikle üniversitelerin kampüs içlerine girerek, pazarlama ve tanıtım faaliyetlerini Marka  Elçileri ile gerçekleştiriyor. Marka elçileri bu sadakati oluşturmak için soft anlamda alttan alta çalışıyor.


Peki kimdir bu Marka Elçileri ve neyi , nasıl yaparlar?


Marka elçisi markaların kampüsteki ayak izleri, gözü, kulağı ve takipçileridir. Markaları yakından tanıyan ve markanın yayılımını yapan, elde ettiği deneyim verilerini sosyal medya mecralarında paylaşan, reklam kokmadan reklam yapabilen öğrencilerdir. Kısacası markaların kampüslerdeki çalışanları ve ekip üyeleridir.
 

Bu öğrenciler üniversite kulüplerindeki aktif öğrenciler arasından özenle seçiliyor  ve çoğunlukla gençlik ajansları tarafından yönetilerek kampüslerde marka algısının arttırılması için kullanılıyorlar. Bu elçiler okul içi öğrenci etkinliklerini takip ediyor ve hangi etkinliklere sponsor olunması gerektiği gibi konularla da ilgileniyorlar.

 Yaratıcılık sınırlarını sonuna kadar zorlayıp farklı yöntemler üretebiliyorlar. Mesela fotokopi merkezinde çoğaltılan ders notlarının arasına markasının kampanyalarını koyup çok kişiye ulaşmasını sağlayabiliyorlar ya da okulda popüler olan kişileri bir eventte bir araya getirip onlarla güzel vakit geçirirken aynı zamanda da markasının tanıtımını yapıp okul içi bir ağızdan ağıza pazarlama(Word of mouthing) başlatıyorlar.

Öğrencilere yine öğrencilerin içlerinden onların bulduğu yollarla tanıtım yapmak öğrencilerin markalara karşı oluşturdukları sadakat duygusu için oldukça önemli ve etkili.


Kısacası, Y kuşağı farklı dinamikleri ve hayatı algılama yöntemleri ile markalara da ilginç bakış açıları kazandırmaya devam ediyor.