Y Kuşağı, Satın Alma Alışkanlıkları ve Marka Elçileri
Her gün yeni bir stratejinin uygulanma ve hedef konusu olan
kuşak şüphesiz Y kuşağı. Peki Z neden
değil iseniz. Onların biraz daha zamanı var yaşları ufak ve satın alma
davranışlarını ebeveynlerinin kontrolü ile yapıyorlar.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye
nüfusunun %25’i Y kuşağında bulunuyor. 15-25 yaş arası ise 16 milyon genç var.
Türkiye’nin bu demografik yapısı doğal olarak pazarlamacıların Avrupa’dan
farklı olarak 1977-1994 arasında doğan Y kuşağı olarak adlandırılan gençleri
daha dikkatle dinlemesi gerektiğini gözler önüne seriyor.
Kısaca bu kuşağın satın
alma alışkanlıklarından bahsedelim:
Ø
Temel özelliği internetin bir numaralı iletişim
araçları olması. Tüm işlerini internet veya mobil platformlar üzerinden yapan
bu kuşağa ulaşmanın yolu da markaların interneti ve sosyal medya mecralarını
aktif bir şekilde kullanmalarından geçiyor.
Ø
Üretkenlik konusunda biraz daha gerilerde kalan
bu kuşak daha çok takipçi olarak kalma eğiliminde.
Ø
Bu kuşak oldukça narsist ve bireyci.Kimsede
olmayana sahip olmak, bir giydiğini tekrar giymek istemeyen cinsten.
Ø
Büyükçe bir enformasyon havuzuna hapsedilmiş, bilgiye
ulaşmaya muhtaç bir kuşak aslında.
Ø
Bu kuşağın yıllık alım gücü ortalama 7 bin lira olarak
belirtiliyor. Bu kuşağın alma gücü kısıtlı olsa da anne-babaya aldırma gücü
daha fazla. Anne, babaları alacakları her üründe onlara danışıyor ve onlardan
fikir alıyorlar. Özellikle teknoloji ürünlerinde: televizyon, cep telefonu, bilgisayar, ses
sistemleri.
Ø
Alışveriş süreçleri, X kuşağına göre biraz
farklı. Online alışverişi en aktif onlar kullanıyor. Bir ürünü görüp, beğenip
hemen almak yerine fiyat karşılaştırması yapıyor, alışverişten önce sosyal
medyayı dinliyorlar. Özellikle bloglara ve forumlara göz atıyorlar. Hatta bu
konuda sözlüklere bakanların sayısı da oldukça fazla.
Ø
Onlara trendlerin dinamosu deniyor.
Ø Yeni
bir ürünü sadece yeni olduğu için almıyorlar, önce marka değerleri konusunda
ikna olmaları gerekiyor. Bir gencin hayatına dahil olmak için vakit geçirmek
isteyecekleri bir deneyim tasarlamak ve onlarla “sosyalleşmek” gerekiyor.
Ø
Bu kuşak ürün ya da hizmeti çok zor beğeniyor
ancak çabuk sıkılıyor Bu yüzden markaların yenilikçi olması ve bu kuşağı
sürekli tatmin etmesi şart.
Ø
Y kuşağı reklam bombardımanının farkında ve
bunlardan bıkmış bir kuşak. Kuru kuruya reklam onlar için çok bir şey ifade
etmiyor. Dokundukları, tecrübe ettikleri ve ortak bir süreç yaşadıkları
markalar onlar için daima bir adım önde.
Ø
Ücretsiz her uygulamanın en sıkı takipçisi
onlar. Ücretsiz dakikalar, kısa mesajlar, sinema biletleri ve menüler. Onlar
kendilerine bu fırsatları sağlayan markalara karşı hoş bir tutum sergiliyorlar.
Bu tutumlar her zaman davranışa dönüşmek zorunda değil. Edinilen tutum bile
marka için büyük bir kazanım.
Gelelim Y kuşağının
pazarlamadaki önemine. Neden bu kuşak bu kadar analiz ediliyor, niye
pazarlamacılar onlar için özel projeler geliştiriyor ve onların peşinden
koşuyor?
Çünkü araştırmalar gösteriyor ki, bu yaş aralığında tercih
edilen markalara karşı sadakat oranı çok yüksek. Sonraki yaşlarda kullanılacak
olan birçok markaya karar verme zamanı bu yaş aralığı.
Son zamanlarda markalar, özellikle üniversitelerin kampüs
içlerine girerek, pazarlama ve tanıtım faaliyetlerini Marka Elçileri ile gerçekleştiriyor. Marka elçileri
bu sadakati oluşturmak için soft anlamda alttan alta çalışıyor.
Peki kimdir bu Marka
Elçileri ve neyi , nasıl yaparlar?
Marka elçisi markaların kampüsteki ayak izleri, gözü, kulağı
ve takipçileridir. Markaları yakından tanıyan ve markanın yayılımını yapan,
elde ettiği deneyim verilerini sosyal medya mecralarında paylaşan, reklam
kokmadan reklam yapabilen öğrencilerdir. Kısacası markaların kampüslerdeki
çalışanları ve ekip üyeleridir.
Bu öğrenciler üniversite kulüplerindeki aktif öğrenciler
arasından özenle seçiliyor ve çoğunlukla
gençlik ajansları tarafından yönetilerek kampüslerde marka algısının
arttırılması için kullanılıyorlar. Bu elçiler okul içi öğrenci etkinliklerini
takip ediyor ve hangi etkinliklere sponsor olunması gerektiği gibi konularla da
ilgileniyorlar.
Yaratıcılık
sınırlarını sonuna kadar zorlayıp farklı yöntemler üretebiliyorlar. Mesela
fotokopi merkezinde çoğaltılan ders notlarının arasına markasının
kampanyalarını koyup çok kişiye ulaşmasını sağlayabiliyorlar ya da okulda
popüler olan kişileri bir eventte bir araya getirip onlarla güzel vakit
geçirirken aynı zamanda da markasının tanıtımını yapıp okul içi bir ağızdan
ağıza pazarlama(Word of mouthing) başlatıyorlar.
Öğrencilere yine öğrencilerin içlerinden onların bulduğu
yollarla tanıtım yapmak öğrencilerin markalara karşı oluşturdukları sadakat
duygusu için oldukça önemli ve etkili.
Kısacası, Y kuşağı farklı dinamikleri ve hayatı algılama
yöntemleri ile markalara da ilginç bakış açıları kazandırmaya devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder