Twitter

10 Mart 2013 Pazar

Tek Hece Aşk




Şairin sesinden:



Var mı beni içinizde tanıyan
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
Kalmasa da şöhretimi duymayan
Kimliğimi tarif etmek zor benim

Bülbül benim lisânımla ötüştü
Bir gül için cân evinden tutuştu
Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü
Yangınımı söndürmedi kar benim

Niceler sultândı, kraldı, şâhtı
Benimle değişti tâlihi, bahtı
Yerle bir eyledim tâc ile tahtı
Akıl almaz hünerlerim var benim

Kâmil iken câhil ettim âlimi
Vahşi iken yahşi ettim zâlimi
Yavuz iken zebûn ettim Selim'i
Her oyunu bozan gizli zor benim

Yeryüzünde ben ürettim veremi
Lokman Hekim bulamadı çâremi
Aslı için kül eyledim Kerem'i
İbrahim'in atıldığı kor benim

Sebep bazı Leylâ, bazı Şirin'di
Hatrım için yüce dağlar delindi
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim

İlâhîmle Mevlânâ'yı döndürdüm
Yûnus'umla öfkeleri dindirdim
Günâhımla çok ocaklar söndürdüm
Mevlâ'danım, hâyır benim, şer benim

Benim için yaratıldı Muhammed
Benim için yağdırıldı o rahmet
Evliyânın sözündeki muhabbet
Enbiyânın yüzündeki nûr benim

Kimsesizim, hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim, cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim

Benim adım aşk...

Cemal Safi

kâmil : bilgili, hünerli, kültürlü; yetkin, erişkin, ağırbaşlı, olgun; bütün, eksiksiz, tam
yahşi : iyi, güzel; çok güzel
yavuz : çetin, yaman; kötü, fena; iyi, güzel, iyi huylu; yiğit, mert; sert, keskin
zebûn etmek : aciz bırakmak, çaresiz kılmak
fer : kuvvet, kudret; parlaklık, ışıltı; göz için canlılık
enbiyâ : nebiler, peygamberler
hısım : akraba
hasım : düşman


13 Ocak 2013 Pazar

Türkiye-Ermenistan Öğrenci İnisiyatifi


Yanlış politikalar, iki kardeş halk arasında adeta kangren haline gelen sorunlar ve ortaya çıkan kısır döngüye inat Türkiye’den bir grup genç Ermenistan’da bulunan akranları ile yeni bir sürecin kapılarını açmak için Erivan’ı ziyaret etti. İşte onların ağzından Ermenistan izlenimleri ve projeleri.

Yanlış politikalar, iki kardeş halk arasında adeta kangren haline gelen sorunlar ve ortaya çıkan kısır döngüye inat bizler adil bir hafıza ve sağlıklı bir ilişki için onurlu bir diyaloğun, yasaksız ve aracısız iletişimin gerekliliğine inanan İstanbul’un farklı üniversitelerinden 6 genciz. Bu amaçla Türkiye-Ermenistan Öğrenci İnisiyatifi'ni kurmaya karar verdik. 21.yüzyılda Twitter, Facebook gibi sosyal medya enstrümanlarıyla ülkelerin daha da demokratikleşebildiği bir çağda, her şeyi devletlerden beklemek mantıklı değildi. Çözümü devletlerden beklemek bir asır daha beklemek demekti. "Suyun çatlağını bulması" için bireyler de bir şeyler yapabilirdi elbet. İlk adımı biz attık. Sivil olarak doğrudan temas, çözüme giden en kısa yoldur diyerek cesaretimizi topladık ve girişimlerimize başladık.
İlk temas hepimiz için heyecan vericiydi. Aramızda kapalı sınırlardan öte, tarihin ördüğü bir önyargı duvarı vardı ve biz işe bu duvarı yıkarak başlamalıydık. Bu duvarı yıkmaya tek başımıza gücümüz yetmezdi.  Biz de, Ermenistan’a gidip cesur takım arkadaşları bulmaya karar verdik.
Açıkçası, hepimizde bilinmezliğe doğru gidiyormuşuz hissi vardı. Nasıl karşılanacağımızı bilmiyorduk. Biraz tereddüt biraz endişe ile ayak bastık Erivan’a. İlk durağımız, Ermenistan’da eğitim gören üniversite öğrencilerinin demokratik temsilcisi olan ANSA (Armenian National Students Association) oldu. Sabahın ilk saatlerinde, otelimizin lobisinde Türkçe konuşan tatlı bir Ermeni ile karşılaşmak hepimizi çok heyecanlandırdı. Yerevan Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü son sınıf öğrencisi, aynı zamanda ANSA’nın basın danışmanı olan Tatevik Sargsyan bizi ziyarete gelmişti.  Uzun uzun sohbet ettik. Başta birbirimize karşı temkinli yaklaşımımız sonrasında çok güzel bir dostluğa dönüştü. Öyle ki bir ara konu farketmeden  Türk dizilerine gelmiş, Hürrem mi Firuze mi tartışmasına bile dönmüştü. Kendi halimize epeyi güldük.  O an farkettik ki, o duvarı yıkmak tahmin ettiğimizden çok daha kolay olacaktı.

İLKOKUL ZİYARETİ

Erivan sokaklarında yürürken bir anda dikkatimizi bir ilkokul çekti. Hem öğrenciler ile kaynaşmak hem de farklı bir çevre ile temas etmek için okula girdik. Bizleri okul müdiresi büyük bir memnuniyet ile karşıladı. Çocukların, kendilerinden farklı bir dil konuşan ablaları ve abilerine olan utangaçlıkları bir kutu lokumla birlikte yok oldu gitti. Birlikte oyunlar oynayıp, fotoğraflar çekildik. Birkaç saat içerisinde kurduğumuz bağlar ayrılırken gitmemize engel olmaya çalışan çocuklara dönüştü.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Ermenistan'da farklı Sivil Toplum Kuruluşları ve temsilcileri ile de görüşmeler gerçekleştirdik. İleriye dönük neler yapabiliriz diye müzakereler ederken, STK temsilcilerinin sık sık resmi makamlardan izin almak, devlet yetkililerine danışmak  zorunda kalmaları üzücüydü. Çünkü biz tamamen sivil duygularla ve ön yargıları karşımıza alarak oradaydık ve sivil toplum dediğimiz şey resmi politikalardan daha özgün ve özgür bir alan olmalıydı.

Erivan’da geçirdiğimiz 3 gün boyunca çok güzel ağırlandık. Her akşam birlikte yemek yedik, birlikte alışveriş yaptık, birlikte gezdik. Küçücük 3 güne kocaman anılar sığdırdık.  Bu sürecin devamlı hale gelebilmesi için kendi ülkelerimiz de insiyatif alacağımıza dair birbirimize söz verdik. Yalnız başımıza ve korkarak geldiğimiz Erivan’dan, yeni dostlarımızın vedaları ile uğurlandık.
İşte şimdi verdiğimiz sözleri tutmak için ilk adımı atıyoruz. Arkadaşlarımız 18.01.2013-22.01.2013 tarihleri arasında bizim misafirimiz olarak Türkiye’ye gelecekler. Hrant için birlikte yürüyeceğiz, barış için yürüyeceğiz, dostluk için yürüyeceğiz. Gücümüz sınırları açmaya yetmez belki ama biz gönüller arasındaki sınırların kalktığını göstermek için yürüyeceğiz. 21.01.2013’te saat 10.00’da Galatasaray Üniversitesi  Aydın Doğan Salonu’nda 1.Ermenistan-Türkiye Forumu&Paneli’ni  gerçekleştireceğiz. Programımızın sonunda imzalayacağımız bir protokol ile Ermenistan-Türkiye arasında öğrenci değişim programlarının önünü açacağız. En azından yaz dönemlerinde Türkiye-Ermenistan arasında küçük çaplı öğrenci değişim hareketini başlatmak istiyoruz. Çalışmalarımız hız kesmeden devam edecek. Mayıs ayında Uluslararası Barış Festivali kapsamında başta Türk ve Ermeni öğreniciler olmak üzere herkese kucak açmak istiyoruz.  Hrant Dink'in de dediği gibi, "klinik vakıalarız ve birbirimizi tedavi etmekten başka çaremiz de yok." Bu yüzden önyargılarımızı yıkmak ve beraber işler yapabilmek, aracısız diyalog kurabilmek için daha çok çalışmak gerekiyor.

Ediz Tokabaş: “Türkler ve Ermeniler geçmişteki birlikte yaşama kültürünün bir sonucu olarak ortak değer ve kültürlere sahip iki millettir. İki komşu devlet ve iki kardeş halkız bizler. Tarihteki acılar, dostlukların yeniden kurulmasına engel olmakta ve sonucu olmayan tartışmaları alevlendirmektedir. Ülkelerin iç politikaları, popülist kaygıları geçmişten günümüze sağlıklı bir diyalogun kurulmasına engel oldu. Sağlıklı bir diyalogun yokluğunun diğer temel sebebi bizce; yasaksız bir ilişkinin kurulamamış olmasıdır. Çünkü aramızdaki ilişkilerin seviyesini daima üçüncü ülkeler belirledi. Üçüncü bir devletin Türkiye-Ermenistan ilişkilerine müdahale etmesine karşıyız. Türkiye ve Ermenistan yüz yüze, karşılıklı olarak konuşabilmelidir. Konuşmadan asla sorunları çözemeyiz. Bu noktada biz 6 arkadaş iki ülke arasındaki çözümsüzlüğe karşı en azından öğrenciler ekseninde sivil olarak elimizden geleni yapmak için Türkiye-Ermenistan İnisiyatifi’ni kurduk. Attığımız her adıma inanıyoruz. Hrant Dink’in de dediği gibi : Bizler de kendimizi güvercinler olarak olarak görüyoruz. Bir güvercinin ruh tedirginliği içindeyiz, ama biliyoruz ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.”


Twitter Hesabımız: @Turkey_Armenia