Yanlış
politikalar, iki kardeş halk arasında adeta kangren haline gelen sorunlar ve
ortaya çıkan kısır döngüye inat Türkiye’den bir grup genç Ermenistan’da bulunan
akranları ile yeni bir sürecin kapılarını açmak için Erivan’ı ziyaret etti. İşte
onların ağzından Ermenistan izlenimleri ve projeleri.
Yanlış
politikalar, iki kardeş halk arasında adeta kangren haline gelen sorunlar ve
ortaya çıkan kısır döngüye inat bizler adil bir hafıza ve sağlıklı bir ilişki
için onurlu bir diyaloğun, yasaksız ve aracısız iletişimin gerekliliğine inanan
İstanbul’un farklı üniversitelerinden 6 genciz. Bu amaçla Türkiye-Ermenistan
Öğrenci İnisiyatifi'ni kurmaya karar verdik. 21.yüzyılda Twitter, Facebook gibi
sosyal medya enstrümanlarıyla ülkelerin daha da demokratikleşebildiği bir
çağda, her şeyi devletlerden beklemek mantıklı değildi. Çözümü devletlerden
beklemek bir asır daha beklemek demekti. "Suyun çatlağını bulması"
için bireyler de bir şeyler yapabilirdi elbet. İlk adımı biz attık. Sivil
olarak doğrudan temas, çözüme giden en kısa yoldur diyerek cesaretimizi
topladık ve girişimlerimize başladık.
İlk temas
hepimiz için heyecan vericiydi. Aramızda kapalı sınırlardan öte, tarihin ördüğü
bir önyargı duvarı vardı ve biz işe bu duvarı yıkarak başlamalıydık. Bu duvarı
yıkmaya tek başımıza gücümüz yetmezdi.
Biz de, Ermenistan’a gidip cesur takım arkadaşları bulmaya karar verdik.
Açıkçası,
hepimizde bilinmezliğe doğru gidiyormuşuz hissi vardı. Nasıl karşılanacağımızı
bilmiyorduk. Biraz tereddüt biraz endişe ile ayak bastık Erivan’a. İlk
durağımız, Ermenistan’da eğitim gören üniversite öğrencilerinin demokratik
temsilcisi olan ANSA (Armenian National Students Association) oldu. Sabahın ilk
saatlerinde, otelimizin lobisinde Türkçe konuşan tatlı bir Ermeni ile
karşılaşmak hepimizi çok heyecanlandırdı. Yerevan Devlet Üniversitesi Türkoloji
Bölümü son sınıf öğrencisi, aynı zamanda ANSA’nın basın danışmanı olan Tatevik
Sargsyan bizi ziyarete gelmişti. Uzun
uzun sohbet ettik. Başta birbirimize karşı temkinli yaklaşımımız sonrasında çok
güzel bir dostluğa dönüştü. Öyle ki bir ara konu farketmeden Türk dizilerine gelmiş, Hürrem mi Firuze mi
tartışmasına bile dönmüştü. Kendi halimize epeyi güldük. O an farkettik ki, o duvarı yıkmak tahmin
ettiğimizden çok daha kolay olacaktı.
İLKOKUL ZİYARETİ
Erivan sokaklarında yürürken bir anda dikkatimizi bir ilkokul çekti. Hem
öğrenciler ile kaynaşmak hem de farklı bir çevre ile temas etmek için okula
girdik. Bizleri okul müdiresi büyük bir memnuniyet ile karşıladı. Çocukların,
kendilerinden farklı bir dil konuşan ablaları ve abilerine olan utangaçlıkları
bir kutu lokumla birlikte yok oldu gitti. Birlikte oyunlar oynayıp, fotoğraflar
çekildik. Birkaç saat içerisinde kurduğumuz bağlar ayrılırken gitmemize engel
olmaya çalışan çocuklara dönüştü.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Ermenistan'da farklı Sivil Toplum Kuruluşları ve
temsilcileri ile de görüşmeler gerçekleştirdik. İleriye dönük neler yapabiliriz
diye müzakereler ederken, STK temsilcilerinin sık sık resmi makamlardan izin
almak, devlet yetkililerine danışmak zorunda kalmaları üzücüydü. Çünkü
biz tamamen sivil duygularla ve ön yargıları karşımıza alarak oradaydık ve
sivil toplum dediğimiz şey resmi politikalardan daha özgün ve özgür bir alan
olmalıydı.
Erivan’da
geçirdiğimiz 3 gün boyunca çok güzel ağırlandık. Her akşam birlikte yemek
yedik, birlikte alışveriş yaptık, birlikte gezdik. Küçücük 3 güne kocaman
anılar sığdırdık. Bu sürecin devamlı
hale gelebilmesi için kendi ülkelerimiz de insiyatif alacağımıza dair
birbirimize söz verdik. Yalnız başımıza ve korkarak geldiğimiz Erivan’dan, yeni
dostlarımızın vedaları ile uğurlandık.
İşte
şimdi verdiğimiz sözleri tutmak için ilk adımı atıyoruz. Arkadaşlarımız
18.01.2013-22.01.2013 tarihleri arasında bizim misafirimiz olarak Türkiye’ye
gelecekler. Hrant için birlikte yürüyeceğiz, barış için yürüyeceğiz, dostluk
için yürüyeceğiz. Gücümüz sınırları açmaya yetmez belki ama biz gönüller
arasındaki sınırların kalktığını göstermek için yürüyeceğiz. 21.01.2013’te saat
10.00’da Galatasaray Üniversitesi Aydın
Doğan Salonu’nda 1.Ermenistan-Türkiye Forumu&Paneli’ni gerçekleştireceğiz. Programımızın sonunda
imzalayacağımız bir protokol ile Ermenistan-Türkiye arasında öğrenci değişim
programlarının önünü açacağız. En azından yaz dönemlerinde Türkiye-Ermenistan
arasında küçük çaplı öğrenci değişim hareketini başlatmak istiyoruz.
Çalışmalarımız hız kesmeden devam edecek. Mayıs ayında Uluslararası Barış
Festivali kapsamında başta Türk ve Ermeni öğreniciler olmak üzere herkese kucak
açmak istiyoruz. Hrant Dink'in de dediği
gibi, "klinik vakıalarız ve birbirimizi tedavi etmekten başka çaremiz de
yok." Bu yüzden önyargılarımızı yıkmak ve beraber işler yapabilmek,
aracısız diyalog kurabilmek için daha çok çalışmak gerekiyor.
Ediz Tokabaş: “Türkler ve Ermeniler geçmişteki
birlikte yaşama kültürünün bir sonucu olarak ortak değer ve kültürlere sahip
iki millettir. İki komşu devlet ve iki kardeş halkız bizler. Tarihteki acılar,
dostlukların yeniden kurulmasına engel olmakta ve sonucu olmayan tartışmaları
alevlendirmektedir. Ülkelerin iç politikaları, popülist kaygıları geçmişten
günümüze sağlıklı bir diyalogun kurulmasına engel oldu. Sağlıklı bir diyalogun
yokluğunun diğer temel sebebi bizce; yasaksız bir ilişkinin kurulamamış
olmasıdır. Çünkü aramızdaki ilişkilerin seviyesini daima üçüncü ülkeler
belirledi. Üçüncü bir devletin Türkiye-Ermenistan ilişkilerine müdahale
etmesine karşıyız. Türkiye ve Ermenistan yüz yüze, karşılıklı olarak
konuşabilmelidir. Konuşmadan asla sorunları çözemeyiz. Bu noktada biz 6 arkadaş
iki ülke arasındaki çözümsüzlüğe karşı en azından öğrenciler ekseninde sivil
olarak elimizden geleni yapmak için Türkiye-Ermenistan İnisiyatifi’ni kurduk.
Attığımız her adıma inanıyoruz. Hrant Dink’in de dediği gibi : Bizler de
kendimizi güvercinler olarak olarak görüyoruz. Bir güvercinin ruh tedirginliği
içindeyiz, ama biliyoruz ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.
Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını
sürdürürler.”
Twitter Hesabımız: @Turkey_Armenia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder